BirGün yazarı Osman Öztürk, Türkiye'nin gündeminde olan PKK'nın fesih ve silah bırakma sürecini değerlendirirken, geçmişte yaşanan tartışmalı olayları ve siyasi tepkileri hatırlattı. Özellikle Türk Tabipleri Birliği'ne (TTB) yönelik cezalandırma girişimlerini ve o dönemdeki atmosferi anımsatan Öztürk, "Barış iyidir ama hafıza da iyidir" diyerek, geçmişte "linç kampanyaları"na öncülük edenlerin bugün "barış elçisi" olarak kabul edilmemesi gerektiğini vurguladı.
Geçmişin İzleri ve Barış Arayışı
Osman Öztürk, yazısında, Kürt meselesinin çözümüne yönelik umutların arttığı bu dönemde, geçmişte Kürtlere ve onların dostlarına karşı yapılan haksızlıkların unutulmaması gerektiğine dikkat çekti. Özellikle Kürtleri ve Kürtlerin dostları olarak görülen solcuları, sosyalistleri hedef alan ve onları linç edenlerin, bugün "barış elçisi" mertebesine yükseltilmesinin kabul edilemez olduğunu belirtti. Bu durumun, geçmişte yaşanan acıları ve mağduriyetleri görmezden gelmek anlamına geleceğini savundu.
Öztürk, bu eleştirilerini yaparken, barışın önemini asla küçümsemediğini, aksine barışın kalıcı ve adil bir şekilde tesis edilmesi için geçmişle yüzleşmenin ve hatalardan ders çıkarmanın gerekliliğine inandığını ifade etti. Geçmişte yaşanan acıların ve haksızlıkların unutulması, gelecekte benzer sorunların tekrar yaşanmasına zemin hazırlayabilir. Bu nedenle, barış sürecinin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için, geçmişle hesaplaşmak ve adaleti sağlamak büyük önem taşıyor.
TTB Örneği ve Linç Kültürü
Osman Öztürk, yazısında TTB'ye yönelik cezalandırma girişimlerini örnek göstererek, geçmişte yaşanan linç kültürüne dikkat çekti. TTB'nin, özellikle Kürt meselesi ve insan hakları konularında yaptığı açıklamalar nedeniyle hedef alındığını ve cezalandırılmaya çalışıldığını hatırlattı. Bu türden girişimlerin, ifade özgürlüğünü kısıtladığını ve toplumda kutuplaşmayı artırdığını vurguladı. TTB'nin o dönemde gösterdiği duruşun, bugün de örnek alınması gerektiğini belirtti.
Geçmişte yaşanan bu türden linç kampanyalarının, Türkiye'nin demokratikleşme sürecine büyük zarar verdiğini ve toplumda derin yaralar açtığını ifade etti. Bu nedenle, barış sürecinin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için, geçmişte yaşanan bu türden olaylarla yüzleşmek ve sorumluların hesap vermesini sağlamak gerekiyor. Aksi takdirde, barışın kalıcı ve adil bir şekilde tesis edilmesi mümkün olmayacaktır.
Hafıza ve Adalet Vurgusu
Osman Öztürk'ün yazısı, Türkiye'nin geçmişiyle yüzleşmesi ve adaleti sağlaması gerektiği yönünde önemli bir çağrı niteliği taşıyor. Barışın sadece silahların susması anlamına gelmediğini, aynı zamanda geçmişte yaşanan acıların ve haksızlıkların telafi edilmesiyle mümkün olacağını vurguluyor. Bu nedenle, barış sürecinin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için, hafızayı canlı tutmak ve adaleti sağlamak büyük önem taşıyor.
Sonuç olarak, Osman Öztürk'ün eleştirileri, Türkiye'nin barış sürecinde dikkat etmesi gereken önemli noktalara işaret ediyor. Geçmişle yüzleşmek, adaleti sağlamak ve hafızayı canlı tutmak, kalıcı ve adil bir barışın tesis edilmesi için vazgeçilmez unsurlardır. Aksi takdirde, barış sadece bir yanılsama olarak kalacak ve toplumda yeni sorunlara yol açacaktır.