25 Kasım Uluslararası Kadına Şiddetle Mücadele Günü'nde Türkiye'nin dört bir yanında kadınlar ve LGBTİ+ bireyler, artan erkek şiddetine ve ayrımcılığa karşı sokaklara döküldü. İstanbul'da Taksim Tünel Meydanı'nda toplanan feministler, "Aile ahlak dediniz, sömürdünüz katlettiniz erkek devlet şiddetine karşı kadınlar isyanda" yazılı pankartlarla İstiklal Caddesi'nde yürüyüş gerçekleştirdi. Eyleme katılanlar, iktidarın kadın bedeni üzerindeki baskıcı söylemlerine ve homofobik, transfobik uygulamalara dikkat çekerek tepkilerini dile getirdi.

Kadınlar Şiddete Karşı Tek Ses Oldu

Taksim'deki eylemde, kadınlar ve LGBTİ+ bireyler, taşıdıkları pankartlar ve attıkları sloganlarla erkek şiddetine karşı ortak bir duruş sergiledi. Yürüyüşün ardından Türkçe ve Kürtçe okunan basın açıklamasında, kadın cinayetlerinin ve kadına yönelik şiddetin her geçen gün arttığına dikkat çekilerek, devletin bu konuda daha etkili önlemler alması talep edildi. Eylemciler, özellikle iktidarın kadın bedeni üzerindeki söylemlerini eleştirerek, kadınların kendi bedenleri üzerinde söz sahibi olma hakkını savundu.

Eylemde dikkat çeken bazı sloganlar ve pankartlar şunlardı:

• "Ahlakınız batsın, kadınlar yaşasın!"
• "Erkek şiddetine son!"
• "Kadınlar isyanda!"
• "Bedenimiz bizimdir, kararımız bizimdir!"

25 Kasım'ın Anlamı ve Önemi

25 Kasım, 1960 yılında Dominik Cumhuriyeti'nde Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele eden Mirabal kardeşlerin öldürülmesinin ardından, Birleşmiş Milletler tarafından 1999 yılında "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü" olarak ilan edildi. Bu gün, dünya genelinde kadına yönelik şiddetin önlenmesi, farkındalık yaratılması ve mücadele edilmesi için çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır. Kadına yönelik şiddet, sadece fiziksel değil, psikolojik, ekonomik ve cinsel şiddet gibi farklı biçimlerde de ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle, kadına yönelik şiddetle mücadele, çok yönlü ve kapsamlı bir yaklaşım gerektirmektedir.

25 Kasım eylemleri, kadınların ve LGBTİ+ bireylerin şiddete karşı seslerini yükseltmesi ve dayanışma içinde olduklarını göstermesi açısından büyük önem taşıyor. Bu eylemler, toplumda farkındalık yaratılmasına ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi için atılacak adımların hızlandırılmasına katkı sağlıyor. Unutulmamalıdır ki, kadına yönelik şiddet insanlık suçudur ve bu suça karşı hep birlikte mücadele etmeliyiz. Kadınların ve LGBTİ+ bireylerin eşit, özgür ve güvenli bir yaşam sürmesi için mücadelemiz devam edecek.