15 Mayıs 2025 Perşembe

Kâmil Doruk: Suskunluğun Ardındaki Edebiyat Dâhisi!

Kâmil Doruk, edebiyatımızın nev-i şahsına münhasır isimlerinden biri. İkindiyazıları'ndaki metinleriyle tanıdığımız, sonrasında dostluğumuzun pekiştiği Kâmil Doruk, sadece bir yazar değil, aynı zamanda bir düşünce adamı. Hayatını sessizce yaşarken, akıl ve mantığıyla sıra dışı bir duruş sergiliyor. Bu duruş, onu hem siyasi hem de kültürel anlamda muhalif kılıyor. Peki, Kâmil Doruk'u bu kadar özel yapan ne?

Kâmil Doruk'un Edebiyat Serüveni

1960'da Bursa'da doğan Kâmil Doruk, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji bölümünü yarıda bırakarak edebiyat dünyasına adım atar. İstanbul Bülteni dergisinde başladığı çalışma hayatını Yeni Şafak'ta sürdürür. Hikâyeleri Diriliş, Yönelişler, Yedi İklim ve İkindiyazıları gibi önemli dergilerde yayımlanır. İlk kitabı Antik Sevgililer 1987'de, ikinci eseri Ağlamayın Efendim ise 1995'te okuyucuyla buluşur. 2011'de Hikayevikaye'si (Bürde) çıkan yazarın hikâyeleri Yağ Sevgili Yürek adlı kitapta toplanır (2013). Sil Pasını Gönlünün adlı bir masal kitabı da 2014’te okura ulaşır. Bundan iki yıl sonraysa Yaraşır Sana Sadakat çıkar (Büyüyenay Yayınları).

  • Antik Sevgililer (1987)
  • Ağlamayın Efendim (1995)
  • Hikayevikaye (2011)
  • Yağ Sevgili Yürek (2013)
  • Sil Pasını Gönlünün (2014)
  • Yaraşır Sana Sadakat (2016)

Ağlamayın Efendim: Bir Ustalık İmzası

Ağlamayın Efendim, Kâmil Doruk'un 28 öyküden oluşan ve 1982'den 1995'e uzanan bir zaman dilimini kapsayan eseridir. Kitaptaki öyküler, yazarın ustalığını gözler önüne seriyor. Doruk, yazmak eylemini "yaşantının fotokopisini çekmek gibi" olarak tanımlarken, yazdıklarının güzel olması gerektiğini vurguluyor. Metinlerde kendisiyle konuşmayı ihmal etmeyen yazar, aktüelden uzak, kendi okuruna sesleniyor. Bir cümlesiyle özetlemek gerekirse: "Bana dünyam kâfi -bu oda kadar olsa da- Ay sizin olsun."

Şiir ve Elmas Gibi Eserler

Kâmil Doruk'un eserlerinde sevgi, hüzün, yalnızlık gibi bireysel temalar öne çıkıyor. Öykülerde zaman, mekân ve karakterler belirsiz olsa da, bu durum metinlere bir genişlik katıyor. Modernin gelenekselle iç içe geçtiği, farklı felsefi duruşların sergilendiği metinlerde, okuyucu kendini bir kar tanesiyle konuşurken veya bir kedinin kovaladığı boncuk olurken bulabiliyor. Doruk, şiire yakın bir yazar olmasına rağmen, kalemini eleştirel bir şekilde kullanmaktan çekinmiyor. "… ey şair! Niçin ve kimler için yazdın?" sorusu, yazarın kendi iç hesaplaşmasının bir yansıması.

Kâmil Doruk, edebiyat dünyasında sessiz sedasız ilerleyen, ancak yazdıklarıyla derin izler bırakan bir yazar. Onun eserleri, okuyucuyu düşünmeye, sorgulamaya ve hayatın farklı yönlerini keşfetmeye davet ediyor. Kâmil Doruk'un edebiyat yolculuğu, suskunluğun ardındaki edebiyat dâhisini anlamak için bir fırsat sunuyor.

İlgili Haberler