Kadıköy'de bir internet sitesi üzerinden yayılan cinsel içerikli videolar ve yılbaşı öncesi düzenlenmesi planlanan "sapkın parti" iddiası, İstanbul'u karıştırdı. Olayla ilgili gözaltına alınan Tolga T. ve Laden S., "Hayasızca hareketlerde bulunma, şiddet kullanarak hayvanlarla, ölmüş insan bedeniyle ilgili müstehcen yayın üretmek ve satmak" suçlamasıyla yargılandıkları davada beraat etti. Peki, bu şok beraat kararının ardında neler yatıyor? İşte detaylar...
Kadıköy'deki "Kinky Turkey" Partisi İddiası
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Ahlak Büro Amirliği ekipleri, 28 Aralık 2024 tarihinde Kadıköy'de bir adrese operasyon düzenledi. Operasyonun nedeni, bir internet sitesi üzerinden cinsel içerikli videoların paylaşılması ve "Kinky Turkey" adı altında cinsel içerikli partilerin düzenleneceği ihbarıydı.
İddiaya göre, bu etkinlikte BDSM ve cinsel fanteziler içeren faaliyetler gerçekleştirilecekti. Etkinliklerin duyurusu internet sitesi ve sosyal medya hesapları üzerinden yapılıyordu. Adres bilgisi paylaşılmamakla birlikte, etkinliğin konumunun yalnızca bilet satın alan ve rezervasyonu onaylanan katılımcılara verileceği belirtiliyordu.
- Etkinliğin adı: Kinky Turkey
- İçerik: BDSM ve cinsel fanteziler
- Duyuru: İnternet sitesi ve sosyal medya
- Konum: Sadece bilet alanlara
Beraat Kararı Şaşkınlık Yarattı
Etkinliği düzenleyen Tolga T. ve Laden S.'nin daha önce Beyoğlu'nda aynı etkinliği düzenledikleri ve haklarında işlem yapıldığı öğrenildi. Düzenlenen partiye 23 kişinin katıldığı da iddianamede yer aldı. Ancak tüm bu iddialara rağmen mahkeme, sanıkların ayrı ayrı beraatlerine karar verdi.
Bu beraat kararı, kamuoyunda şaşkınlık ve tartışma yarattı. Özellikle sosyal medyada birçok kullanıcı, karara tepki gösterdi. Kararın gerekçesi henüz açıklanmazken, davanın temyiz sürecine taşınması bekleniyor.
Davanın Muhtemel Etkileri
Kadıköy'deki "sapkın parti" iddiasıyla ilgili beraat kararı, benzer olaylarla ilgili davalarda emsal teşkil edebilir. Ayrıca, internet üzerinden yapılan cinsel içerikli yayınların ve etkinliklerin yasal sınırları konusundaki tartışmaları da alevlendirebilir.
Bu olay, toplumun ahlaki değerleri ve ifade özgürlüğü arasındaki hassas dengeyi bir kez daha gündeme getirirken, yasal düzenlemelerin ve uygulamaların yeniden gözden geçirilmesi gerekliliğini ortaya koyuyor.
