Türk Tabipleri Birliği (TTB), Marmara Denizi'nde meydana gelen depremin ardından yaptığı açıklamada, İstanbul ve diğer deprem riski taşıyan bölgelerde sağlık sistemi ve kentsel planlamanın afetlere karşı ivedilikle güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı. TTB, olası bir büyük İstanbul depremi için sağlık kurumlarının hazırlıksız olduğuna dikkat çekerek, acil önlemler alınması çağrısında bulundu.
Deprem Sonrası Sağlık Hizmetleri Alarm Veriyor
TTB, depremin ardından yaptığı ilk değerlendirmede can kaybı yaşanmamasının sevindirici olduğunu belirtirken, sağlık hizmetlerinin kesintisiz sürdürülebilmesi için dikkatli olunması gerektiğinin altını çizdi. Ancak Silivri Devlet Hastanesi'nde meydana gelen hasar, sağlık sisteminin afetlere karşı ne kadar kırılgan olduğunu gözler önüne serdi. TTB, sağlık hizmetlerinin sürekliliği ve güvenliği için sadece yapısal sağlamlığın yeterli olmadığını, kapsamlı bir risk analizi, nitelikli personel planlaması ve etkili kriz yönetimiyle birlikte düşünülmesi gerektiğini vurguladı.
TTB'nin açıklamasında şu ifadelere yer verildi: "İstanbul ve deprem riskli tüm bölgelerde sağlık sistemi, eğitim altyapısı ve kentsel planlama bir an önce afetlere dayanıklı hale getirilmelidir. Depremin müdahale gerekliliği yaratmaması, mevcut durumun ihtiyaçlarını ve risklerini ortadan kaldırmamaktadır. Silivri Devlet Hastanesi’nde gözlemlenen hasar, öngörülen büyük İstanbul depremi başta olmak üzere tüm afet senaryoları için sağlık kurumlarının ne denli hazırlıksız olduğunu gözler önüne sermektedir."
Kentsel Planlama ve Afetlere Hazırlıkta Büyük Zafiyet
TTB, sadece sağlık sistemindeki değil, kentsel afet hazırlığındaki yetersizliklere de dikkat çekti. Özellikle büyükşehirlerde yaşanan yetersiz toplanma alanları, trafik yoğunluğu nedeniyle ulaşımın felç olması ve mobil iletişim altyapısındaki aksamalar, deprem anında ve sonrasında büyük sorunlara yol açtı. Toplanma alanlarının imara açılması, plansız kentleşme ve ulaşımda kriz senaryolarının eksikliği, afet anında halkın güvenliğe erişimini ve kurumların etkinliğini olumsuz etkiliyor.
TTB, bu konudaki endişelerini şu şekilde dile getirdi: "Deprem anında ve sonrasında özellikle büyükşehirlerde yıllardır dile getirdiğimiz üç temel zafiyet bir kez daha gözlemlenmiştir: Yetersiz toplanma alanları, bir anda yoğunlaşan trafik nedeniyle ulaşımın felç olması ve mobil iletişim altyapısında yaşanan ciddi aksamalar. İnsanların içinde yaşadıkları, çalıştıkları binalara camdan atlayacak derecede güvenmemesi, “Paniğe bağlı olarak 151 kişinin yaralandı” ifadesindeki paniğin arka planındaki hazır olma halinin eksikliklerini ortaya koymaktadır."
TTB'den Acil Eylem Çağrısı
TTB, İstanbul başta olmak üzere deprem ve afet riski taşıyan tüm bölgelerde sağlık sisteminin, eğitim altyapısının ve kentsel planlamanın afetlere dayanıklı hale getirilmesi için gerekli adımların bir an önce atılması çağrısını yineledi. Sağlık çalışanlarının güvenli ortamlarda çalışabilmesi ve toplumun sağlık hakkına erişebilmesi için bu adımların hayati önem taşıdığını vurguladı.
TTB'nin talepleri şu şekilde sıralandı:
- Sağlık altyapısının ve toplumsal afet hazırlığının bütünlüklü bir biçimde ele alınması
- Afet anlarında yaşanan bilgi kirliliği ve iletişim eksikliklerinin giderilmesi
- Sağlık meslek örgütlerinin sürece etkin katılımının sağlanması
- Sağlık, ulaşım, iletişim, eğitim ve toplanma alanları gibi kritik altyapıların bütüncül biçimde değerlendirilmesi
- Afetlere karşı katılımcı bir hazırlık anlayışının derhal güçlendirilmesi
Sonuç olarak, TTB'nin uyarıları, Türkiye'nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi ve acil önlemler alması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor. Sağlık sisteminin güçlendirilmesi, kentsel planlamanın afetlere dayanıklı hale getirilmesi ve toplumun bilinçlendirilmesi, olası bir büyük depremde can kayıplarını en aza indirmek için hayati öneme sahip.